4 Aralık 1945’teki Tan Matbaası olayları, Ziya Tanburacı’nın hayatında bir dönüm noktası olur.

Babası Osman Pehlivan, Bulgaristan Tırnova’dan İstanbul’a göç eden bir tambura ustası ve Kırkpınar pehlivanıdır. Osman Pehlivan’ın yönlendirmesiyle, Ziya henüz küçük yaşta matbaacılığa başlar. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Ziya, arkadaşlarının okula gittiğini görünce, dışarıdan eğitimle ilkokul diploması alır ve Gelenbevi Ortaokulu ile Haydarpaşa Lisesi’ni tamamlar. Gazetecilik Yüksekokulu’na da girer ancak eğitimini evlilik ve iş hayatı nedeniyle sürdüremez.Screenshot 2

Screenshot 1

Screenshot 3

Yakışıklılığı ve zarif tavırları nedeniyle "Robert Valentino" olarak anılan Ziya Tanburacı, Nimet Hanım’la tanışıp aşık olur. Evliliklerinde, Ziya, Nimet Hanım’a verdiği sözü tutarak onu kırmamak için birçok şeyden vazgeçer; aktörlük, radyo programları ve siyaset hayalini geride bırakır. Ziya, İstanbul’da kendi matbaasını kurarak Sedat Simavi’nin “7 Gün” dergisini basmaya başlar. Ancak zarar edince, arkadaşlarının desteğiyle zam talep eder. Talebi kabul edilmeyince, "Arkadaşlarımı satamam," diyerek işi bırakır.

Tan Matbaası olaylarından sonra iş hayatında zor bir dönem geçiren Ziya, Mustafakemalpaşa ilçesinde yeni bir başlangıç önerisini eşi Nimet Hanım ile değerlendirir. Nimet Hanım ona her zaman destek olur ve “Sen nereye gidersen ben de gelirim,” diyerek cesaret verir. Çocukları Işık ve Osman’la birlikte, zorlu bir yolculuğun ardından Mustafakemalpaşa’ya yerleşirler. Kiraladıkları bahçeli, kuyu ve dış tuvaleti olan bir ev, aile arasında “Şık oda, kargalı tavan” olarak anılır.

Screenshot 4

Ziya Tanburacı, Mayıs 1948’de Harman Hanı’nda Mustafakemalpaşa’nın ilk matbaasını açar. Matbaaya “Işık” adını verir ve Mayıs ayında yayına başlayan gazetesine, toplumda düzene verdiği önemi yansıtacak şekilde “Dirlik” adını koyar. Gazetenin ilk sayısında, amacını “millet ve memleket menfaati için çalışmak” olarak açıklar ve herkese fikirlere saygı gösterme çağrısında bulunur. Tanburacı, kasaba halkından büyük ilgi ve destek görür; halk, gazeteyi merakla bekler ve matbaayı ziyaret ederek teşekkür eder.

Screenshot 6

Screenshot 5

Mustafakemalpaşa halkı, gazeteyi yalnızca yerel haber kaynağı olarak değil, Türkiye genelinde olup bitenlere dair bir pencere olarak da görür. Ziya Tanburacı’nın İstanbul’da gazetecilik yapmış olması, ülke gündemine dair haberlere kolayca ulaşabilmesini sağlar. Bu sayede halk, Türkiye’nin genel durumu hakkında da bilgilenir. Tanburacı, sosyal etkinliklere katılarak halkla yakın ilişkiler kurar; tiyatro oyunlarında yer alır ve kasabanın önde gelenleriyle dostluklar kurar.

Ziya Tanburacı, kasabadaki sosyal hayata katkı sağlamanın yanı sıra, siyasete de ilgi duyar. 15 Ekim 1948’de Bursa’ya gelen İsmet İnönü’yü karşılayan heyette yer alır. 9 Kasım 1950’de Dirlik Gazetesi’nin 191. sayısından sonra gazeteyi kapatır ve yardımcısı İbrahim Erbek ile İstanbul’a döner. İstanbul’a döndüğünde Hürriyet Gazetesi’nde çalışır ve “Günlük Gazete Teknisyenleri Sendikası” başkanlığını üstlenir. Kendi matbaasını tekrar kurarak “Tanburacı Matbaası” adını verir.

Screenshot 7

Ziya Tanburacı ve ailesi, Mustafakemalpaşa’da geçirdikleri dönemi asla unutmazlar. Nimet Hanım kasabanın komşuluk ilişkilerini, samimiyetini ve dostluk dolu havasını çok sever. Aile, Mustafakemalpaşa halkının desteğiyle birçok zorluğu aşar ve kasabaya iyice bağlanır. Tanburacı ailesi defalarca Mustafakemalpaşa’yı ziyaret eder; Ziya Tanburacı’nın son ziyareti 1987 yılında olur. Eski dostlarıyla hasret gideren Ziya, hayatının bir parçası olan bu kasabayı her zaman kalbinde taşır.

Kabulbaba Ata'mızı Saygı İle Andı Kabulbaba Ata'mızı Saygı İle Andı

Screenshot 8Screenshot 9

Kaynak: Halit Ersöz